Bir işte başarılı olmak için yapılacak ilk iş, hedef belirlemek, ikinci iş ise belirlenen he-defe yönelik bir plan yapmaktır. Yapılacak işlerin belli bir süre ve düzen içine sokulma-sına plan denir.
Modern eğitim sistemlerinde, başarıya giden yolda tek çare “çok çalışma” değil “etkili çalışma”dır. “Etkili çalışma”, zamanı, hedefler ve saptanmış öncelikler doğrultusunda programlı olarak kullanmaktadır. Bu da planlama demektir.Bir bina yapılırken, bir yolculuğa çıkarken, bir alışverişe gidilirken plan yapılır ya da yapılması gerekir. Eğer plan yapılmazsa bina yıkılabilir, yolculukta hiç hesap edilmeyen aksilikler başa gelebilir, alışverişte beklenmedik sorunlar yaşanabilir. Cenap Şahabettin: “Başkası düştü mü ´çürük tahtaya basmasaydı.´ deriz. Kendimiz düşünce bastığımız tahtanın çürük olmasından şikayet ederiz.” diyor. Atılacak adımdan alınacak başarılı bir sonuç, iyi bir planlamaya bağlıdır.
Gerek sınavlar gerekse başarılı bir okul yaşamı, hem sizin geleceğinizin hem de ülkemizin yarınlarının şekillenmesi açısından bir bina yapımından, bir yolculuğa hazırlanmaktan, bir alışverişten daha önemsiz değildir. Öyleyse belirlenen hedeflere ulaşmak için mutlaka bir çalışma planına ihtiyaç vardır.
Çoğu öğrencimiz, birden çok dersi aynı günde çalışmak zorunda olmaktan yakınıyor. “Nasıl çalışsam, hangisine önce başlasam, ikisini bir arada yürütebilir miyim, hepsine zaman ayırabilecek miyim, zamanı yetiştirebilecek miyim?” gibi endişe ve kararsızlıklar gerçekte plansızlığın doğal bir sonucudur.
Okul eğitimi ve sınavlara hazırlık ciddi işlerdir. Okul eğitiminde ve sınavlara hazırlıkta başarıya ulaşmak, planlı bir çalışmayla mümkündür. Planlanmış bir çalışma, hedefe yönelik yapılacak işlerin etkili bir şekilde yürütülmesini sağlar.
Plan;
“nasıl”, “ne zaman” ve “nerede”, “hangi derse”
çalışılacağına karar vermektir.
Descartes: “Plansız çalışan kimse, ülke ülke dolaşıp hazine arayan bir insana benzer.” diyor. Plansızlık; öğrencide dikkatsizliğe, yorgunluğa, bitkinliğe, isteksizliğe ve dalgınlığa neden olur. Bu durum, öğrencide ruhsal baskı, kararsızlık, çalışmaya motive olamama ve verimsiz çalışma gibi olumsuz sonuçlara yol açar. Bu sorunların aşılması için planlı çalışmanın nasıl yapılacağı çok iyi bilinmeli ve çalışmalar planlı bir şekilde yürütülmelidir.
Ön Hazırlık
En mükemmel plan, uygulanabilir plandır. Planın uygulanabilir olması için, iyi hazırlanması gerekir. İyi bir plan hazırlanırken de bilinmesi gereken bazı noktalar vardır: Başarılı bir plan esnek yapıda olmalıdır. Plan, zamanı tanzim ederek en verimli şekilde kullanmak olduğuna göre, zaman tanzimi iyi bilinmelidir. Bir de planlarda verilecek aralar yani tenefüsler konusu iyi düşünülmelidir. Bunlar, bir planın başarıya ulaşılması için gereken temel koşullardır. Şimdi kısaca bunların üzerinde duralım.
Planda Esneklik
Peter Marshall: “Yapılmış küçük işler, planlanmış büyük işlerden daha iyidir.” derken planın uygulanabilir olmasına dikkat çekmektedir. Planlamada amaç, verimli bir çalışmadır. Ancak hazırlanan planla çalışma gerçekleştirilemiyorsa ortada bir planlama sorunu vardır.
Plan yapanların en sık düştüğü hatalardan biri, planlarının sınırlarını çok katı yapmalarıdır. Yapılan planda sınırlar esnek olmayınca uygulamada zorluklar çıkmaktadır. Hazırladığı planı gerçekleştiremeyen öğrenci, bu nedenden ümitsizliğe düşmekte; sonra da özgüvenini yitirmektedir.
Hayatımızda kontrolümüz dışında o kadar çok faktör vardır ki, bunların bizim çizdiğimiz çerçeve içerisinde kalacağını beklemek yanlış olur. O yüzden, beklenmedik olaylar ve faktörler dikkate alınarak plana yerleştirilecek olan etkinliklerin süreleri esnek tutulmalıdır. Yapılması planlanan iki farklı aktivite arasında belli bir süre pay bırakılmalıdır. Böylece bitmesi gereken bir etkinliğin elde olmayan nedenlerle sarkması, diğer etkinliğin gerçekleşmesini etkilemeyecektir. Böylece etkinliklerden birinin geç bitmesi veya diğerinin erken başlaması durumunda plan bozulmayacaktır.
Günü Verimli Kullanmak
En iyi plan, günü verimli kullanmaktır. Başarıya ulaşmak, günü verimli kullanmakla doğru orantılıdır.
Bir iş yapılırken, sürenin yetersizliğinden yakınılıyorsa orada bir eksiklik vardır. O da planlama eksikliğidir. Bir çok kişi ise plan yaptığı halde gerekli öğrenmenin gerçekleşemediğinden şikayetçidir. Plan yaparken, planın en verimli nasıl işletileceği veya en verimli çalışmanın ne şekilde yapılacağı bilinmezse bu yakınmalar sürüp gider.
Hiç oturup bir gün içinde neler yaptığınızı ve yaptıklarınıza ne kadar süre ayırdığınızı hesapladınız mı? Bir deneyin. Eğer böyle bir hesaplama yaparsanız, farkında olmadan büyük zaman dilimlerini nasıl faydasız işlerde harcadığınızı göreceksiniz. Bu hesaplama aynı zamanda, ne kadar çok zamana sahip olduğunuzu da gösterecektir. Öyleyse herkes sahip olduğu zaman potansiyelini iyi değerlendirmelidir. Bir şey bütünüyle elde edilemezse, tamamen de terk edilmemelidir. Zamanı elden geldiğince iyi değerlendirmek başarının anahtarıdır.
Bir günümüz, 24 altın değerinde bir hazinedir. Onu verimli kullanmak, bir plan doğrultusunda değerlendirmek en kazançlı yoldur. Bize verilen bu 24 saati iyi kullanırsak hedeflerimiz, karşımıza güzel bir ödül olarak çıkar. Böylece idealimizdeki okulda okuma şansını yakalarız. Zamanımızı eğer bizden istenildiği gibi değil de rastgele harcarsak; sınavlarda başarısız olmak bizim için en büyük ceza olacaktır.
Zaman, tekrar kazanılmayan tek servettir. Zaman, iyi planlama ile genişler; içine o kadar şey sığar ki… İsraf edilince de olanca hızıyla akıp gider. Senaca: “Hepimiz hayatın kısalığından söz ederiz de boş geçen zamanımızı nasıl kullanacağımızı bilmeyiz.” diyor.
Kişi, günü en iyi nasıl değerlendireceğini, planında hangi zamanı neye ayıracağını bilmelidir. Şimdi, yapılan araştırmalardan yola çıkarak, bir günün en verimli şekilde nasıl değerlendirileceğini görelim.
Hayatta başarılı olmuş, ömürlerine birkaç insanın yapabileceği kadar çok işleri sığdırmış başarılı ve meşhur kişiler, sabah vakitlerinin önemine dikkat çekmişler ve sabah erken kalkıp sonra da uyumamayı başarıya götüren önemli bir etken olarak vurgulamışlardır.
Araştırmalar “kortizol” gibi, uyanıklık veren hormonların en fazla salgılandığı periyotun sabah 800 – 1100 arası olduğunu ortaya koymuştur. Araştırmalarda, bu saatlerin planlama, düzenleme ve ileriye dönük düşünce üretimi için en verimli saatler olduğu sonucuna varılmıştır. Öyleyse planlama aşamasında sabah saatleri mümkün olduğunda öğrenmeye yönelik etkinliklere ayrılmalıdır.
Bilimin verilerinden yola çıkarak öğle saatlerinin dinlenmeye ayrılması gerektiğini söyleyebiliriz. Çünkü yapılan araştırmalara göre hormonal denge açısından öğle saatleri vücudun dinlenmeye çekildiği periyottur. Bu saatlerde çalışmaya ara verilmesi ve mümkünse kısa bir uyku arasının canlılık kazandıracağını, bu ara sonunda sanki güne yeni başlamış gibi bir durum oluşacağının ortaya çıkarmıştır.